nuri gür
  • Ruzname
      • eda ba
      • ads jr
  • Duhul Et
    • Ruzname
    • Makalat
      • Ayrılık Feryadı
      • Gölgedeki Güç
      • Kendi Olmak
      • Para Ve Politika
  1. Buradasınız:  
  2. Anasayfa

nurigür

Türkiye'nin Bilinmeyen Sınırları

Ayrıntılar
Yazan: Nuri GÜR
Kategori: Para Ve Politika
Yayınlandı: 15 Şubat 2025
Görüntüleme: 41
  • Siber Güvenlik
  • Dijital Dolandırıcılık
  • Türkiye'de Siber Suçlar
  • Yapay Zeka ve Dolandırıcılık
  • Siber Suçlarla Mücadele

 

İnsanlık, tarihin her döneminde yeni tehditlerle yüzleşti. Kılıçların yerini tüfekler, kalelerin yerini gökdelenler aldı. Ancak bugün, savaşlar artık sadece meydanlarda değil, zihinlerde ve ekranlarda yaşanıyor. Siber dünya, yeni nesil savaş alanı olarak karşımızda duruyor. Geleneksel dolandırıcılığın sınırlarını aşan ve artık uluslararası mafyalarca yönetilen çevrimiçi dolandırıcılık, küresel ekonomiyi tehdit eden devasa bir gölge sektör haline geldi.

Türkiye de bu küresel kasırganın tam ortasında yer alıyor. Sadece bir tüketici ya da mağdur değil, aynı zamanda bir mücadele alanı, bir geçiş noktası ve hatta zaman zaman bir üretim merkezi. Günümüz dolandırıcılığı, sadece sahte vaatler ve aldatmacalarla sınırlı değil; duygulara, zayıflıklara ve insani zaaflara odaklanan, matematiksel hassasiyetle yürütülen bir stratejiye dayanıyor.

Küresel çapta dolandırıcılığın ulaştığı boyut, artık sadece bireyleri değil, devletleri, bankaları ve hatta finans sistemlerini tehdit ediyor. Türkiye’nin bu devasa çarkın içinde hangi konumda olduğunu anlamak için, modern çağın dijital soyguncularını, onların yöntemlerini ve bu savaşın ortasında kalan vatandaşlarımızın hikâyelerini anlamamız gerekiyor. Çünkü biz, sadece birer izleyici değil, bu savaşın doğrudan taraflarıyız.

Şimdi, gerçek bir dijital savaşın tam ortasına dalmaya hazır mısınız?

Devamını oku: Türkiye'nin Bilinmeyen Sınırları

Dijital Kapan

Ayrıntılar
Yazan: Nuri GÜR
Kategori: Para Ve Politika
Yayınlandı: 15 Şubat 2025
Görüntüleme: 45
  • Siber Dolandırıcılık
  • DijitalGüvenlik
  • TürkiyeVeSiberSuçlar
  • FinansalOkuryazarlık

 

Dijital devrim, insanlığa sınırsız bilgiye erişim, yeni ekonomik fırsatlar ve küresel bağlantılar sunarken, aynı zamanda karanlık bir gölge de yarattı: siber suçlar ve özellikle çevrimiçi dolandırıcılıklar. Artık dolandırıcılar, gözle görülebilir mafya babalarından ya da köhne arka sokaklarda faaliyet gösteren sahtekârlardan ibaret değil. Yeni nesil suçlular, kravatlı bankacıları, teknoloji dehalarını ve hatta devlet yetkililerini bile aldatabilecek kadar sofistike bir ağ kurdular. Ve bu ağ, yalnızca bireyleri değil, tüm finansal sistemleri tehdit ediyor.

Türkiye, gelişmekte olan bir ekonomi olarak, bu dijital kasırganın tam ortasında yer alıyor. Bir yandan dijitalleşmenin sunduğu fırsatları değerlendirerek fintech (finansal teknoloji) sektörünü büyütmeye çalışırken, diğer yandan siber suç örgütlerinin hedef tahtasına oturmuş durumda. Türk halkı, özellikle yüksek enflasyon ve ekonomik belirsizliklerin baskısı altındayken, hızlı kazanç vaat eden sahte yatırım platformlarının cazibesine kapılıyor. Ancak mesele yalnızca bireysel kayıplar değil; bu tür dolandırıcılıklar, bankacılık sistemlerini, devlet mekanizmalarını ve hatta uluslararası ilişkileri bile sarsabilecek bir tehdit oluşturuyor.

Devamını oku: Dijital Kapan

7- Evsiz Bir Ruh: Yahya Kemal’in Hayatı Ve Köksüzlüğün Trajedisi

Ayrıntılar
Yazan: Nuri GÜR
Kategori: eda ba
Yayınlandı: 15 Şubat 2025
Görüntüleme: 74
  • YahyaKemal
  • Yardımsızlık
  • Evsizlik
  • TürkEvi
  • ŞairinTrajedisi

 

İnsan, doğduğu topraklardan kopabilir ama o toprakları ruhunda taşımaktan asla kurtulamaz. Yahya Kemal, yalnız bir adamdı. Evin, sıcaklığın, aidiyetin hasretini çekerek yaşamış, ömrü boyunca kiralık odalarda, geçici pansiyonlarda, otel odalarında konaklamış, hiçbir yere tam anlamıyla kök salamamış bir ruh. Onun şiiri, yalnızca bir milletin tarihini ve medeniyetini değil, aynı zamanda kendi içindeki aidiyetsizliği de anlatır. "Eve dönen adam" denilse de, aslında Yahya Kemal hiçbir zaman gerçek bir eve sahip olamadı; ne fiziksel olarak ne de ruhen.

Üsküp’ten İstanbul’a, İstanbul’dan Paris’e, Paris’ten yine İstanbul’a savrulurken, bir evin, bir yuvanın sıcaklığını aradı. Ancak her seferinde, uzaktan bakıp iç çektiği bir dünyada kalmaya mahkûm oldu. Onun gözünde ev, yalnızca bir mimari yapı değil; bir kültürün, bir ruhun ve bir aidiyetin simgesiydi. Kendi evini kuramayan Yahya Kemal, milletinin "Türk evi"ni yeniden inşa etmeye çalıştı. Ancak tıpkı şahsi hayatında olduğu gibi, bu hayali de eksik ve yarım kaldı.

Devamını oku: 7- Evsiz Bir Ruh: Yahya Kemal’in Hayatı Ve Köksüzlüğün Trajedisi

6- İmtidadın İzinde: Tarih, Hafıza Ve Kültürel Diriliş

Ayrıntılar
Yazan: Nuri GÜR
Kategori: eda ba
Yayınlandı: 15 Şubat 2025
Görüntüleme: 56
  • Modernleşme ve Gelenek
  • Tarih ve Hafıza
  • Yahya Kemal ve İmtidad
  • Tanpınar ve Zaman Algısı
  • Kültürel Kimlik ve Diriliş

 

Tarih bir harita mıdır, yoksa bir nehir mi? İnsan, geçmişin haritasında mı yol alır, yoksa kendi hafızasının dalgalarında mı sürüklenir? Yahya Kemal, Tanpınar ve Bergson’un zihin dünyasında dolaşırken, bu soruların yankılarını duyuyoruz. Bergson’un "durée" kavramı, Yahya Kemal’in "imtidad" anlayışı ve Tanpınar’ın "değişerek devam etmek" fikri, bir milletin varoluş macerasını açıklayan güçlü metaforlardır.

Yahya Kemal, geçmişi bir nostalji nesnesi olarak görmedi. Ona göre tarih, raflara dizilmiş ve zamanın tozuyla kaplanmış eski kitaplardan ibaret değildi. Tarih, bilinçte ve şuurda yankılanan, bugünü şekillendiren diri bir varlıktı. Bir şiirinde İstanbul’un fethini adeta kendi yaşamış gibi anlatırken, geçmişin bir uzak hatıra değil, bugünde yaşayan bir damar olduğunu hissederiz. Tanpınar’ın “zamanın ezeli kanununa boyun eğmeyen” roman kahramanları da bu bilinçle hareket ederler. Çünkü tarih, sadece bir geçmiş anlatısı değil, aynı zamanda bir geleceği inşa eden bilinç akışıdır.

Fakat modernleşme, bu akışa ket vurmak istedi. “Yeni”nin putlaştırıldığı, “eski”nin bir yük gibi görüldüğü zamanlarda, geçmişin hafızadan kazınması gerektiği düşünüldü. Yahya Kemal’in “Kör Kazma” yazısı, bu trajik hafıza kaybının en güçlü eleştirilerinden biridir. İstanbul’un tarihî yapılarının hiçbir düşünceye dayanmadan yıkılması, geçmişin, geleceğin temeli olduğu fikrini anlamayan bir zihniyetin yansımasıydı. Oysa hafızasız bir millet, tıpkı belleğini yitiren bir insan gibi, kendi kimliğinden kopmaya mahkûmdur.

Tarih, sadece geçmişin kaydı mıdır, yoksa geleceği inşa eden bir yaratıcı hamle mi?

Devamını oku: 6- İmtidadın İzinde: Tarih, Hafıza Ve Kültürel Diriliş

Sayfa 11 / 13

  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • 8
  • 9
  • 10
  • 11
  • 12
  • 13

Ana Menü

  • nurigür

Giriş Formu

  • Şifrenizi mi unuttunuz?
  • Kullanıcı adınızı mı unuttunuz?
  • Bir hesap oluşturun
  • Tevhidin Gölgesinde Merkeze Dönüş

    Günlerin ardı sıra yığıldığı bir çağda yaşıyorum; takvim yaprakları değil de sanki yıldızlar düşüyor gökyüzünden, her biri bir hakikati söndürerek. Zaman dediğimiz şey, artık içinde yön barındırmayan dev bir döngüye dönüştü; merkezini kaybetmiş bir çark gibi dönüyor, fakat nereye döndüğünü bilen yok. Eskiden zamanın kutsallığı vardı; bir doğuşun, bir ölüşün, bir dirilişin ritmiyle yoğrulurdu insan. Şimdi ise saatler yalnızca üretim periyotlarını, tüketim kampanyalarını ve sinir krizi aralıklarını ölçen metalik bir tanrı gibi. Bense bu anlamsız ritmin ortasında hâlâ bir merkezin varlığını hissediyor, kaybolmuşun izini süren bir seyyah gibi geçmişin kozmik ahengini kulaklarımda duymaya çalışıyorum.

    Bir zamanlar gökyüzü yalnızca astronomik bir veri kümesi değildi; yıldızlar, göç eden ruhlar gibi semayı geçerken hikmetin harflerini yazardı. Kozmosun matematiği, zihnin değil, kalbin sezgisiyle okunurdu. Fakat sonra biri çıkıp dedi ki: “Dünya dönüyor.” O sözle birlikte yalnızca yeryüzü değil, düşünce de döndü. Artık gök değil, göz egemendi; sezgi değil, hesap belirleyiciydi. Evrenin merkezinde duran kutsal dünya fikri, o cümleyle birlikte yerle bir oldu. O an, insanlık kendi eksenini de kaybetti. Kopernik yalnızca astronomiyle değil, hakikatle ilgili bir kırılma başlatmıştı. Bu kırılma, zamanla merkezî olan her şeyi değersizleştiren bir seküler depreme dönüştü. Artık ne Tanrı göklerin tepesindeydi, ne insan kendini kainatın anlam halkası içinde hissediyordu.

    Devamını oku: Tevhidin Gölgesinde Merkeze Dönüş

  • Kadının İnsanlığın Temel Taşı Oluşu

    İnsanlık tarihi boyunca kadın, yalnızca biyolojik bir varlık olarak değil, aynı zamanda toplumsal ve kültürel düzenin temel taşı olarak varlık göstermiştir. Doğanın bir parçası gibi görülen kadın, aynı zamanda bilincin, üretimin ve medeniyetin ayrılmaz bir parçası olmuştur. Ancak, tarih boyunca kadının bu konumu her zaman hakkıyla teslim edilmemiş, çoğu zaman bastırılmış, sınırlandırılmış veya göz ardı edilmiştir. Hak ettiği saygıyı ve değeri bulamadığı dönemler, toplumların da gerilediği, insanlığın eksik kaldığı dönemler olmuştur.

    Kadının toplumdaki rolü tarihsel olarak farklı kültürlerde değişkenlik göstermiş, bazı medeniyetlerde kadın bir güç ve otorite figürü olarak görülürken, bazılarında yalnızca itaat eden bir varlık olarak değerlendirilmiştir. Fakat insanın değeri, cinsiyetle ölçülemez. Kadın ve erkek, insanlık çatısının iki eşit sütunu olarak varlık gösterir. Bu eşitlik, yalnızca biyolojik değil, aynı zamanda sosyal, kültürel ve hukuki bir eşitliktir. Bir toplumun gerçek anlamda kalkınması, kadın ve erkeğin bir arada, hak ve sorumluluk bakımından eşit koşullarda yaşaması ile mümkündür.

    Devamını oku: Kadının İnsanlığın Temel Taşı Oluşu

  • Kırılgan Demokrasi

    Dünyanın siyasi sahnesinde yankılanan en büyük trajediler, genellikle öncesinde sessiz bir fısıltıyla başlar. Almanya’da aşırı sağın yükselişi, sadece bir ülkenin değil, bir kıtanın, hatta belki de bir medeniyetin derinlerde yatan fay hatlarını harekete geçiren bir sarsıntıdır. Geçmişin gölgeleri, 1930’ların karanlık dehlizlerinden süzülerek bugünün Avrupa’sına ulaşmış, rüzgarın yönünü değiştirerek küresel demokratik düzenin kırılganlığını bir kez daha gözler önüne sermiştir. Ancak, bu dalganın Türkiye’ye ulaşmayacağını düşünmek, gemisini fırtınada rotasız bırakmış bir kaptanın saflığına benzer. Türkiye’nin tarihinde, kimlik ve ideoloji üzerinden şekillenen gerilimler, Avrupa’daki dönüşümlerin bir yansıması olmaktan çok, onunla iç içe geçmiş bir hikâyenin parçasıdır. Demokrasi, burada da bir avuç toprağa ekilen narin bir tohum gibi, bazen büyümeye yüz tutmuş, bazen sert rüzgârlarla savrulmuş, ama hiçbir zaman köklerini tamamen kaybetmemiştir.

    Ancak, demokrasinin yalnızca seçim sandığında belirlenen bir ritüelden ibaret olmadığı gerçeği, çoğu zaman göz ardı edilmiştir. Oysa özgürlük, sadece oy pusulasına işaretlenen bir tercih değil, bireyin günlük yaşamında hissettiği, soluduğu, varlığına içkin bir hakikat olmalıdır. Almanya’daki aşırı sağın yükselişinin temelinde, ekonomik belirsizliklerin, kimlik krizlerinin ve küreselleşmenin doğurduğu güvensizliğin yattığını söyleyen siyaset bilimciler, aslında tüm bu parametrelerin Türkiye’de de benzer şekilde var olduğunu göz ardı edemezler. Büyük şehirlerin caddelerinde yankılanan huzursuzluk, kırsal kesimlerde fısıldanan gelecek kaygısı ve medya üzerinden inşa edilen korku politikaları, demokrasinin ruhunu adeta bir paslı çivi gibi sabitlemekte, hareket alanını daraltmaktadır. Bugün Avrupa’da yükselen milliyetçi dalga, Türkiye’de de kendi yankısını bulmuş, sokaklarda, kahvehanelerde, sosyal medya platformlarında dillendirilen en temel söylemler haline gelmiştir. Sınırlar kapatılmalı, kültürel saflık korunmalı, geçmişin görkemi yeniden inşa edilmelidir. Ancak bu retorik, bir halkın geleceğini kurma idealinden çok, onu geçmişin hatalarına zincirleme arzusunu barındırmaktadır.

    Devamını oku: Kırılgan Demokrasi

Popüler Etiketler

Düşünce 7 Özgürlük 6 Doğa 4 Diriliş 4 Hakikat 4 Dönüşüm 3 Kimlik Arayışları 2 Siber Dolandırıcılık 2

Eski Gönderiler

  • İlahi Adaletin Terazisi ve Vahdetin Işığı
  • Secdeyle Dirilen Medeniyet: Kudüs’ün Sessiz Çağrısı
  • İhlâsın Eşiğinde Bir Bayram: Kalpten Kalbe Kurulan Medeniyet
  • Dergin Varsa, Derdin Hakikattir
  • Sessizliğin Eşiğinde, Dirilişin İzinde
  • Düşüncenin Özgürlüğü, Evrimi ve Toplumsal Dönüşüm
  • Giriş yap